31 Aralık 2009 Perşembe

MaSaL


Küçük bir kız çocuğuydum ben bir zamanlar henüz bütün mutluluğumun pembe şekerlemeler olduğu yıllardı. Canımı hiç birşey acıtmazdı, dizlerimde ki yaralardan başka... Şimdi ki gibi grilikler yoktu. Herşeyin siyah beyaz olduğu günlerdi. Mutluluklar öyle kelepirdi ki siyah sadece beyazın gölgesiydi. Balonlar bırakırdım gökyüzüne, gökyüzün de bir dünya kurardım kendime küçücük kollarımı sıvayıp keyifle yerdim tavuk butlarımı şehriyeli pilav, kaşığa alınıp kaşığın ucu yoğurt için açıldığı vakit, şehriyeli pilav olmuştu.Babaannem  soğan soyarken elinde koca tepsisiyle, yemek vaktine bütün yeşilçam filmlerini izledik,izlerken ağladık. Babanem filmden, bense soğandan. Sonra sonrası ben annemi özledim.Yağmuru izleyerek bekledim işten dönüşünü yağmur onu aldı sandım ağladım.Zil çaldığında annemin kucağına atlar,sarılır. Sonra getirdiği boya kitaplarını boyardım. O zamanlar benim seçtiğim renkler de olurdu herşey...Babamla pazar günleri atçılık oynar bol bol gezerdim salon da...Babanemin sulu köftesinin olduğu günlerdi. Fırfırlı yeleklerim,örgü pembe eteğim,çiçekli gömleğim vardı. Ben hep salonda ki o koskocaman masanın etrafında saklambaç oynardım....Mert,Dilşo,Neno...Şimdi şimdi saklandığımız yerlerden fışkırır hale geldik. Sobelendik hepimiz. Evet büyüyorum belki eskisi kadar kalabalık değil etrafında toplandığımız sofra,soğandan daha geçerli sebeplerimiz var belki de,artık yağmurları da annemle beraber izliyorum, yeşilçam filmleri fırfırlı yeleklerim...evet büyüyorum ama biliyorum ki hep benimle olucak sevdiklerim geçmiş yılları lavantalayıp soyunurken daima yeniden siz olucaksınız giyindiklerim. Biliyorum büyümek böyle bir şey ve böyle bir masal büyürken geçirdiklerim

Bayezid Külliyesi