Ne sahibim bu yerde ne kiracı, sadece bir ömürlük misafirim ben...
Bu sözleri duyalı nice gündöndü ama konunun fikriyatıma cereyan vermesi bir iki gün öncesine kısmetmiş efendim.Aidiyet hissinin insan denen yaratığın mevcudiyetinde azami derecede ihtimamla incelenmesi gereken bir olgu olduğunu ancak genelleştirilmiş integral konusundaki limit bahsi üzerinde kavradım. Eskiler matematiğe yaratanın dili derlermiş.Sonsuzluk fikrine kapılmak ihtiyacı limitleri zorlayan ademoğlunun sıfıra gitmesiyle şimdilik ertelense de hiçlik kavramını anlamak herşeyin başı olduğundan dipten kum çıkarmadan tavan yapamayacağımızı hatırlamaktan duyduğum hazzı paylaşmak ve hatta gerekirse sırtınızı sıvazlayarak, sirayetine yardım etmek istedim.Herşey zıttıyla varsa, güzeli görebilmek için çirkinlik de elzemdir diyenlere öyleyse limit sıfıra giderken çirkinlik benden olsun deyip sundum ikramımı. Siz hiç çirkinliğe davet edeni gördünüz mü ? Buyrun çirkinlik alasına ;
....................................................................
Aidiyeti yoktu
Tanımsız
Sona doğru
Yaklaşırken
Elemanımız
Namevcuttu
Gururlu ve mutlu
Ve fakat
Boştu kolu,
Yürürdü sokaklarda
Yalnız
Bilmediği aralarda
Kaybetti kendini
Kimden saklandığını bilmeden
Ve avazeyi
Saldı bu aleme Davud gibi
Tanımsız sonlu eleman
Çilesine El-aman
Aşk elinden
Kimisi destiyle içti doluyu
Ve kimisine Ken'an ilinde
Sunuldu kör kuyu,
Karanlıkta gör ki
Şarabı içmesi,
Hoştur
Arif için marifet
Hoşnutsuzluktaki hoşluktur.